7 Temmuz 2020 Salı

ZAMANA EMANET


  Zihnim darmadağındı son günlerde. Tek tek kaybediyordum anılarımı.Her kaybolan hatıranın yerindeki boşluklar, boğuyordu beni. Biraz nefes almak için başımı kaldırdığımda gördüm. Eski saatin arkasında neyin gizlendiğini. Annemin gülüşüydü bu. Onu aldım. Ben de gülümsedim ve ceketimin cebine atıverdim.

  Karıştırmaya başlayınca babamın başımı okşayan elini, kardeşimin hediye ettiği küpenin tekini ve dedemin eski kurmalı saatini de orada buldum. Baktım bu sadece bir başlangıç. Saati aldım. Ters çevirdim. İçine elimi daldırdım. Önce bir ıslaklık geldi parmaklarıma. Meğer bu yaşıma kadar düşen gözyaşlarım da buradaymış.  Sonra neşeli anlarımda gözlerimde beliren parıltılar bulaştı avuçlarıma. Cebime onları da katıverdim.

  Yolun daha başında bu kadar şeyi yanıma almak düşündürüyordu beni.  Daha yolum uzundu ve pek çok şeyle karşılaşabilirdim. Her birini yanıma alırsam, nasıl taşırdım ki? Tüm bunlar beynimden geçerken elime dokunan şey yüzünden düşüncelerim bölünüverdi.  Bir de baktım küçüklüğümde kullandığım boya kalemlerim ve bacasından dumanı tüten minik evim.  Birden yüreğim sıcacık oldu. Çünkü dağların ardından doğan güneşim de buradaydı. Onları burada bırakamazdım ya! Onları da oldu aldım yanıma.

  Biraz daha karıştırınca önce nenemin yaptığı ekmeğin kokusu burnuma doldu. Sonra bin bir koku yükseldi saatin içinden.  Denizin, kokladığım çiçeklerin, yağmurdan sonra toprağın, ormandan geçerken çamların, nemli çamaşırların ve bozulan turşuların, içinden kedi fırlayan çöplerin kokuları da sarıverdi etrafımı. Burada kokladığım tüm kokular vardı. Hepsini aldım yanıma. Ceplerim de iyice ağırlaşmaya başladı. İyi ki üzerimde büyük cepli bir ceket vardı.

Sonra elime yapışan lekeleri fark ettim. Dikkatlice baktığımda bu lekelerin benim parmak izlerim olduğunu gördüm. Ellerim nelere dokunmuşsa ve nelere iz bırakmışsam hepsi bu lekelerdeydi işte. Onları da cebime koyacaktım ki taşıyamayacağım kadar ağırlaştı ceketim. Meğer ne kadar çok yere değivermiş ellerim.

Düşündüm taşındım ve yükümü paylaşmaya karar verdim. Dedemin saatini çıkarıp cebimden yelkovana ve akrebe göz attım. İkisi de gönüllü gibi görünüyordu. Yükümü paylaşmak için ceplerimi boşalttım. Her birini onlara verdim. 

Zihnimde ki karmaşa sona ererken; anılarımı zamana işte böyle emanet ettim.


2 yorum:

  1. Yazarak rahatlama dedikleri tam da böyle bir şey olmalı

    YanıtlaSil
  2. Bu yazıyı yazarken böyle düşünmemiştim ama yazarak rahatlamak güzel şey doğrusu :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...