19 Aralık 2015 Cumartesi

Örüyorum Örüyorum Örülmüyor

Bu aralar tamamen kış moduna büründüm. Çok da mutluyum. Kışın sakin sakin yapılacak ne güzel şeyler varmış.  Bu yıl daha iyi anlıyorum. Hayat telaşım azaldığından, bulunduğum yerin sosyal yaşam kısıtlılığından sanırım kış geceleri bana eskiye göre daha uzun geliyor. Bende uzun kış gecelerini değerlendirmek için alıyorum elime örgümü. Tabi kahvem, çayım da yanımda. Oh şöyle sıcacık :) Bir çok zaman bir dram filmi izleyip salya sümük ağlarken örgüme devam ediyorum. Tam ev hanımı gibi oldum. Ağlak ev hanımı :))

Örgü demişken örgüm, hiç ilerlemiyor. İlerlediğim kadar söktüğüm için bir arpa boyu yol alamıyorum ama bir kaç yıl sürse bile azimliyim, bitireceğim. Düşündüğüm kadar kolay değilmiş ne yapayım.

Bu uzun kış gecelerini nasıl değerlendirsem diyenler için örgü harika bir uğraş. Tam bir kış etkinliği. Kafa dağıtmak isteyenlere de antidepresan etkisi yaptığını söylemek isterim.Rahatlatıyor gerçekten. Tabi 10500 defa söküp söküp örmezseniz. Ben çok yanlış örünce sinir stres sahibi oluyorum da. Neyse yine de güzel şey örgü örmek, ortaya el emeği bir ürün çıkarmak. Lafı çok uzatmadan bağımlılık yapan örgüyü herkeslere tavsiye ediyorum. 

 Örgü örenlere, örmek isteyenlere çaylar da benden olsun. Hadi gene iyisiniz :) 


5 Aralık 2015 Cumartesi

Alaska 1

Sıcak memleket insanıyım ben. Hem de sıcağın 50  derecelere ulaştığı, nemden boğulmak üzere olunan yerlerden. Sert kışların yaşandığı bir yerde de yaşamıştım. Acı, keskin soğuklar olurdu. "Kar yağsa da şu hava yumuşasa biraz" diye cümleler söylenirdi.Biraz kar yağardı. Eğlenirdim. Sonra o karlar usulca erir giderdi.Sıcak memleket insanı olarak, sıcak ve soğuğu karşılaştırma imkanı buldum bu yüzden. 

Soğuğu daha çok seviyorum. Bir sürü atkılar takıp,eldivenler giymeyi. Kap kalın montlar, botlar giyerek dolaşmayı. Karı yüzümde hissetmeyi, üşüdüğüm zaman nefesimle ısınmayı. Evime geldiğimde kaloriferin dibinde mayışmayı  da seviyorum haliyle...

Evet soğuk havayı severim de arkadaş. Şimdi öyle bir yerdeyim ki hava eksi 10500 sanırım.Dağın eteklerinde yaşadığımı söylemişmiydim. Önüm arkam dağ. Gökyüzünü görmek için gözlerin, önce koskoca bir dağı tarıyor. Sonra gökyüzünü görüyorsun. Anlatmak istediğim dağlık alanda olduğum için soğukta fazla haliyle. Birkaç hafta önce "aman kış da gelmedi. Kar da yağmadı" diye dertlenirken kar yağıverdi. Neyse şükür ki "kar yağdı, kış olduğunu anladık" dedim. Tadamm  kar hemen eridi. Eriyen karlar buz tuttu. Bilirsiniz herkes bilir buzlar çok tehlikelidir. Sıcak memleket insanı olduğumdan alışık değilim de öyle buza.Penguen gibi yürüyorum sürekli. 50 metre yolu 10 dakikada gidiyorum.Pati pati, pati pati pattii....

Burada yaşayan insanlar özellikle de çocuklar alışmışlar. O koca dağlardan kayıyorlar. Buzların üzerinde koşuyorlar filan. Ben hayretle onlara bakıp "Ya Rab, bir bana bir şu insanlara bak " diye hayretlere düşüyorum.Kendimce Alaska'da olduğumu hayal edip, hayali belgeseller çekiyorum. Bit kadar buzların altında piranalar gördüğümü söyleyip arkadaşlarıma anlatıyorum. Ne yapayım 50 metrelik yolda canım mı sıkılsın :)) 

Özetle Alaska'dan selamlar sevgili dostlar. Siz de dikkat edin buzlara, düşmeyin aman ha..

2 Aralık 2015 Çarşamba

Havalansın perdeler, açılsın pencereler

Bir penceresi olmalı insanın. Kafanı kaldırıp şöyle doya doya bakabilmelisin gökyüzüne. Yıldızları istediğin kadar seyretmelisin ya da bulutların ardına gizlenen ayı aramalısın gözlerinle.

Bir penceresi olmalı insanın kavak ağaçlarını görmelisin ilk baktığında. Ağaçların sesini dinlerken huzuru bulmalısın. Savrulan yaprakları görünce anlamalısın mevsimlerin değiştiğini.Hava sıcak da olsa soğuk da olsa rüzgarı içeri alabilmelisin. İçine işlemeli güneş ya da soğuğu teninde hissetmelisin.

Betonlarla dolu olsa da etrafın, sadece yıldızları gösterebilecek bir pencereye sahip olmalı insan. Yaşadığını hissettiren, sıkıcı günün sonunda insanı kendine getiren, gülümseme sebebi, şükür nedeni olan bir pencere..

Lazım olan tam da bu.Şimdi, her zaman..



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...