Kitapçılarda dolaşmak
çok hoşuma gider benim. Saatlerce kalsam sıkılmam. Yeni yeni kitaplar gözüme
çarpar her defasında. Hemen listeme eklerim ki sonradan unutmayayım. İşte böyle
bir kitapçı ziyaretim sırasında karşılaştım Didem Madak'la. Üç kitabı bir rafta
yan yana koyulmuştu. İnceciktiler ve çok güzel kapakları vardı. İçlerini açtım
tek tek. Hepsi şiir kitabıydı. Şiir okumayı sevmem hâlbuki ama o gün kendime
söz verdim. Bu kitaplar alınacak ve kitaplığa eklenecek diye.
O günden yaklaşık bir
yıl sonra kitaplarından birini aldım. Grapon Kağıtları'nı.. Okudum okudukça
içim acıdı. Hüzünlendim. Üzüldüm. Gözlerim nemlenmiş bile olabilir. Şimdi
geçmiş zaman hatırlamıyorum. Bu kadar acı içinde içimi ısıtan şeylerde vardı. O
kısacık kitabı günlerce okudum. Yavaş yavaş sindirebilmek için. Kitabın her
yerini çizdim o kadar çok harika dize vardı ki.. Her dize de bu kadar acı
içindeki kadını merak ettim.Açtım araştırdım. Annesini kaybetmiş bir İzmirli
şair. Aslında avukat ama şairlik ona daha çok yakışmıştı bana göre. Sonra
yaşamını araştırmaya devam ettim. Vikipedi yetmedi haliyle. Füsun adında
bir kızı varmış. Kızı için de şiirleri vardı onları da okudum. En son
öğrendim ki kansere yakalandığı için 41 yaşında kaybetmişiz Didem Madak'ı.
Öldüğünü öğrenince ağlamıştım sanırım. Annesine duyduğu derin özlemi kızı da
kendisine duyacak diye..
Şimdi en sevdiğin
şair kim deseler Didem Madak derim. Kitapları kendime söz verdiğim gibi
kitaplığımın baş köşesinde yer alacak. Ara ara tekrar okunacak, gerekirse
ağlanacak.
Bu arada, bu kadar
yazıdan sonra tabi ki Grapon Kağıları'nı okumanızı tavsiye ettiğimi
anlamışsınızdır. Ah'lar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi'ni de okuyun bence.:)
Buraya bir kaç
dizesini bırakayım
.... şöyle bir şey yazdım sonra
yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
berbattı,
bir şiire böyle başlanmazdı.
yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
berbattı,
bir şiire böyle başlanmazdı.
************************************
Annem çok sevmelerin
kadınıydı.
Daldaki kirazları, yazmasındaki oyaları, fistanındaki çiçekleri, asmadaki üzümleri, evin kedisini, sokağın delisini, babamın gömleğini, beni, bizi, mahalleyi...
Bildiğim her şeyi severdi. Bana da sevmeyi öğretti.
Daldaki kirazları, yazmasındaki oyaları, fistanındaki çiçekleri, asmadaki üzümleri, evin kedisini, sokağın delisini, babamın gömleğini, beni, bizi, mahalleyi...
Bildiğim her şeyi severdi. Bana da sevmeyi öğretti.
Öyle az buz değil "çok
sev!" derdi.
Annem gibiyim artık. Az sevme bilmiyorum ben."
Annem gibiyim artık. Az sevme bilmiyorum ben."
Ben de Didem Madak için
küçük bir şey yazmıştım zamanında "Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum
Bayım" şiirini okuduktan sonra galiba. Onu da buraya bırakıp gideyim :))
Çiçekli kadınları severim ben. Sizde bilirsiniz onları.
Hani ellerinde demet demet şiir kokusu gizlidir. Olmadık zamanlarda karşınıza
çıkıp dizelerine aşık ederler insanı. İşte bu yüzden sevilesidir her biri...
Kitap çok mu duygusal
YanıtlaSilYüksek oranda :)
SilMAdak hiç okumadım , ama hep bir okuma arzusu duydum , bakalım ne zaman bana da gelecek ...:)
YanıtlaSilBence en yakın zamanda okumalısın. Tavsiyemdir :))
Silben de kitabını okumadan sevmiştim didem madakı. hakkında okudum büssürü şey. sen de ne güzel yazmışsın. alcam kitaplarını taam :)
YanıtlaSilAl bak Grapon Kağıtlarını ilk al ama :))
Sil