Telefonlarla tanıştığınızdan beri baba eskisi aygıtlar kullanırsınız. Bit kadar telefonunuzla, arkadaşlarınızın telefon irisi cihazlarına imrenerek bakarsınız.Hep "ah ulen benimde şöyle harika bir telefonum olsa keşke" hayalleriniz vardır.
Bu hayallerle, imrenmelerle yıllar geçip gider. Günlerden bir gün gıdım gıdım para biriktirerek bir telefon alırsınız.Sevinçten yerinizde duramayarak evdeki her ferde gösterirsiniz.Sonrası... Sonrası çok mutlu günler.. Telefonu ne güzel keşfettimdi. Bak bu özelliği de varmış. Aman da ne iyi telefonmuş gibi cümlelerle mest olursunuz. Düşmesin diye de el bebek gül bebek davranırsınız. Mal canın yongası sonuçta.
Bir gün bu mutlu günler son bulur. Her mutluluğun sonu var tabi. Pat diye olmadık bir yerde düşer ve camı kırılır. Yüzünüz ağlamaklı bir hal alır. Daha yeni aldımdı. Niye böyle oldu şimdi. Az dikkat edemedin mi?Daha telefonuma doyamadıydım gibi mutsuzluk ve kızgınlık cümleleri sıralarsınız. Bir hafta gibi bir sürede duruma alışırsınız.Kendinize kızgınlığınız geçmez tabi ama yeni bir ödemeyle telefonu tamir ettirmekten başka çare de yoktur.
Teknik servisten önce, "güvenilir bir telefoncuya yaptırayım" hatasına düşersiniz. Güvenilir telefoncu(!) telefonu daha da bozup sinirlerinizi bir güzel alt üst eder. Son olarak teknik servise gönderirsiniz. Telefon aylarca gelmez. Yorucu,sinir bozucu süreç sizi yaşlandırdığı ile kalır.
Son olarak tavsiyem sakın telefonunuzu düşürmeyin. Düşürdüyseniz de dua edin ki bir yerleri aman kırılmış olmasın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder